Rabbimiz biz kullarını en mükemmel surette ve en mükemmel şekilde teçhiz ederek yarattı. İnsan kendini incelediğinde ne mümtaz bir yaratılışa sahip olduğunun farkına varacaktır. Böyle mükemmel bir sanatın, böyle mükemmel bir fabrikanın ayakta kalabilmesi için, bozulmaması için, sağlıklı bir şekilde çalışmasına devam etmesi için, Rabbimiz biz kullarına hediye olarak bir kullanma kılavuzu ve bir rehberi aynı anda gönderdi. Bu kullanma kılavuzu Kur’an-ı Kerim’dir. Tek başına çözemeyiz, anlamayız diye de rehber olarak Peygamber Efendimizi (s.a.v.) bizlere gönderdi.
Bu Kur’an-ı Kerim’de kâinat ile alakalı, insan ile alakalı her şeye yer vermiştir. Kuran’ı Kerim hayatımızın her alanına ve her anına sahiptir. Sahabe-i Kiram Kur’an-ı Kerim ile ilgili “Atımın nalı kaybolsa, onu Kur’an’da bulurum” diyerek her şeye malik ve sahip olduğunu bizlere bildirmiştir.
Kur’an-ı Kerim hayatımızın huzura gark olması, ömrümüzün bereketlenmesi, kısacası zahiri ve batıni her şeyimize çözümdür. O öyle bir kitaptır ki; Peygamberimiz (sav) başı ağrıyan, çok darlanan, aşırı streslenen kimselerin Kur’an-ı Kerim’i okumasını geçtik, sadece zahirine bile bakmakla şifa bulacağını hadislerinde ifade etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v) “Kur’an kalbi ve bedeni hastalıklarla, dünya ve ahiret hastalıkları için tam bir şifadır” buyurmuştur.
Yine hastalığına tedavi bulamayan, işlerini bir türlü düzeltemeyen, huzuru bir türlü bulamayan, kabir azabının ilacı, mahşer günü arkadaşın olarak Kur’an-kerim bizlere yeter. Rabbi ile konuşmak isteyen, geçmiş ve gelecek tüm ilimleri arzulayan, maddi ve manevi rütbe olarak Kur’an-ı kerim bizlere yeter.
Kur’an-ı Kerim, insanlığın dünya ve ahirette mutluluk ve saadete erişmesi için gönderilmiş mucizevi bir kitaptır. Rabbimizin onu koruduğu ve onunla meşgul olanı da koruduğu ilahi bir kitaptır. Peygamberimiz (sav) “Evlerinizde Kur’an okumayı yayınız. Bir ev ki onda Kur’an okunmazsa, o evin hayrı azalır, şerri çoğalır, ehline darlık gelir.” Diğer bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur. “Hangi evde Kur’an-ı Kerim okunursa orada bolluk, bereket çoğalır, şeytanlar uzaklaşır ve melekler oraya hücum eder.”
Kuranı Kerimi en güzel Peygamberimiz anlamış ve O, Kur’an’ı tane tane, ağır ağır, üzerinde dura dura, düşüne düşüne ve ağlaya ağlaya okurdu.
Rahmet ayetine gelince, Allah’ın rahmetini ister; azap ayetine gelince de ondan Allah’a sığınırdı. Bu şekildeki bir okuyuş bizzat Kur’an’ın emri idi:
“Kur’an’ı tertîl ile düşünerek oku.” (Müzzemmil, 73/3) ayeti, tane tane, ağır ağır okumak; düşüne düşüne, açıklayarak, tefsir ederek okunması gerektiğini ifade etmiştir.
Peygamber Efendimiz, okuduğu ayetlerin mesajını çok iyi anlıyor ve onları yerine getirme konusunda sorumluluğunun bilinci içerisinde bulunuyordu. Okuyup anladığı Kur’an’ı yaşıyordu. Onun ahlakı Kur’an’dı.
Bizlerden de istenen Peygamberimizi her yerde örnek aldığımız gibi Kuran’ı Kerim’i okuma ve yaşama hususunda da Peygamberimizi örnek almaktır. Bizden istenen Kuran ahlakını yaşayıp, yaşatabilmektir.
Tavsiye Etmek Bizden, Uymak sizden, Muvaffakiyet Allah’tandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu