Şu kısa dünya hayatımızda kişiler belirli duygulardan haz alır. Bu haz ile beraber iştiyakı artar, insanlara ve dünya hayatına bakışı olumlu yönde değişir. Artık tek kendi için değilde etrafındakiler içinde yaşama arzusu hâsıl olur. İşte bu duyguların başında sevgi geliyor. Gerçek sevgi Allah’ın yalnızca samimi Müslümanlara lütfettiği bir nimetidir. Sevgisi olmayan bir insanın hayatı karmakarışık, işleri sıkıntıda, ruhsal yapısı bozuk olur. Hayatından lezzet almayan donuk tatsız itici bir insan olur.
Peki, sevgi bizim elimizde midir? Sevginin sahibi Yüce Rabbimizdir. Sevgi merkezimiz olan kalbin tek sahibi Allah’tır. Bu sebeple bir kimseyi sevebiliyorsak ya da bir insan tarafından sevilebiliyorsak bu Allah’ın lütfu ve keremi iledir.
Yüce Rabbimiz Meryem Suresi 96. ayeti kerimede “İman edip Salih ameller işleyenler için Rahman, (gönüllere) bir sevgi koyacaktır” buyurarak sevginin nasıl kazanılacağı hususunda bizlere yol göstermiştir. Sevgi Allah’ın sıfatlarındandır. Bu sevgi anlayışı ise ancak iman ile yaşanabilir. İman etmeyen bir insanda gerçek sevgi olamaz. Peygamber efendimiz (sav) bir hadisi şerifinde “Allah bir kulunu sevdiğinde, Cebrail’e ben filan şahsı seviyorum ve o halde sen de onu sev” diye buyurur. Böylece Cebrail de onu sever. Sonra Cebrail as göklere ve yere “Allah filan kulu seviyor ve o halde siz de sevin” diye haykırır. Neticede tüm varlıklara o kula karşı sevgi akıtılır ve bütün müminler o kişiyi severler.
Demek ki Rabbimiz öncelikle sevgiyi imana ve Salih amele bağlamıştır. Bu iki saadete erişen insanı ilk önce Rabbi takdir eder ve sever, sonra da insanların kalbini o kişi hakkında sevilmesine sebep olur.
İnsanların kalplerine sevgi tohumu ekmek ifade ile olmaz. İnsanlar katında kalplerin bu hususta iştiyakını arttırmamız için bazı yerlerde fiiliyata gerek vardır. Mesela peygamberimizden öğrendiğimiz bazı metotlardan biri hediyeleşmektir. Allah Resulü (sav) hadisi şeriflerinde bu hususa dikkat çekmiştir. “Müsafaha edin, müsafaha kini, kırgınlığı giderir. Hediyeleşin, çünkü hediye sevgiyi artırır, düşmanlığı giderir ve muhabbeti arttırır” buyurarak bizleri yetiştirmiştir.
Peygamberimizin diğer metodu ise şuydu. Peygamberimiz (sav) seni seviyorum ifadesini sevdikleri için dile getirirdi. Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur “Erkeğin eşine “Seni seviyorum” demesi asla eşinin kalbinden gitmez”. Bu kalp ile yaşayan hanımı her daim bu sevgiye layık olabilmek için yaşayacaktır. Bu diğer fertler için de geçerlidir. Allah Resulü tüm ashabının içinde Muaz bin Cebel (ra) için seni seviyorum demiştir. Bu Muaz (ra) için gerçekten de bir devlet niteliğindeydi. Muaz (ra) bu ifade ile yaşamış ve bu ifadeye layık olabilmek için şehit olmuştur.
Peygamberimizin diğer bir metodu ise tüm insanlara ayırt etmeksizin ikramda bulunmuş, paylaşmış, evlenemeyen gençlerin elinden tutup evlendirmiş, onlara belli makam ve değerler yüklemiş, işi eline vermiş, emanete riayet etmiş, verdiği sözü tutmuş, herkese karşı merhametli olmuş. Yani kısacası güzel ahlakı ile insanları (Müslüman-gayri Müslim) ayırt etmeksizin kendine hayran bıraktırmıştır. Bu da Müslümanların sevgisine, sevmeleri ile beraberde imanlarının artmasına vesile olmuştur.
Konumuzu şu gerçek ile bağlamak istiyorum. Kişi ne kadar da seni çok seviyorum desede, senin için ölüyorum desede, unutmamak gerekir ki kalpten kalbe yol vardır. İnsanları kandırabilirsin ama Rabbini asla kandıramazsın. İnsanları o günkü tavrın veya ifadelerin ile büyüleyebilirsin ama tek başına kaldığı zaman bana ne oldu diye insan kendine gelir. Bu sefer eskisinden daha kötü sana bakmaya başlar. Bu sebeple insan güven kaybetmeyecek, en önemlisi de sevgisini kaybetmeyecek.
Bizler Müslümanız ve Müslümanın sözüne itibar ederiz. Bizler tüm Müslümanları seviyoruz. İlk önce Rabbimizin sevgisini kazanabilmeyi ve bununla beraber tüm Müslümanların sevgisini kazanabilmeyi Rabbim bizlere ikram eylesin.
Kalplere Sevgi Tohumu Atmak Bizden, Sevilmek Sizden, Sevgi Mevla Teâlâ Hazretlerindendir.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu