

Mevla Teâlâ’nın bizlere ikramı olan nimetlerini iyi düşünüp şükrümüzü yerine getirmeliyiz. Bu nimetlerden biri olan hakiki Mürşid- i Kamil sultanımıza onun vesilesiyle bütün meşayihi kiramımıza neticesinde Peygamberimiz ve Allah’a vermiş olduğumuz sözleri yerine getirmeliyiz. Üzerimizde vacip durumunda olan derslerimize son derece sahip çıkmalı. Allah demekten, La ilahe illallah demekten zevk almalıyız. Rabıta ve murakabede gevşemeden zamanında, işin ciddiyetini, şuurunu, anlayarak, hissederek yerine getirmeliyiz. Ve bu nimetlerin kadrini kıymetini bilmeliyiz. Ahir zamanda böyle bir güzelliğin içinde bulunmak, insan için en büyük şeref ve mutluluktur. Etrafımıza baktığımızda, tefekkür ettiğimizde bu anlatılanları görmemiz, anlamamız daha kolay olacaktır.
Kıymetli Kardeşler, bizler bu nimetlerin kadrini kıymetini bilemezsek din düşmanları, tarikat düşmanları etrafımızı sararak, her türlü fitneleri kardeşlerimize, çevremize sunacaklardır. Bir nimetin kıymeti bilinmezse böylelerinin zalimliklerinden dolayı elimizden gider. O yüzden kardeşlerimiz, derslerimizi yapmalı, kapımıza yakışır olmalıyız. Bunun dışında bu kapıya yakışmayacak hallerden, hareketlerden uzak durmalıyız.
Eğer bizler sultanımızı ve bu kapıyı güzel takdim edemezsek, o zaman tarikat ve tasavvufun İslam’dan ayrı bir inançmış gibi olduğunu düşünenler, meydanı boş bulacak, sapık ve batıl düşünceleriyle halkımızı yanlışa sürükleyeceklerdir. Güzel takdim için vazifelerimizi öz veriyle yerine getirmeliyiz. Bu kapıda çalışan her zaman fazlasıyla karşılığını bulmuştur.
Artık çocuksu hareketleri üzerimizden atmalıyız. Çünkü bize olgunluk, kemalat ve hakikatlar yakışır. Bizlere yük olmak değil, yükün altına girmek yakışır. Mademki bu yolda seçildik, öyleyse yürümek yakışır. Silsilemizin pirlerinden Nakşibendi Hazretleri ”Ben bu kapıyı bulamayanlara değil, bulup ta istifade etmeyenlere üzülürüm” buyuruyor.
Şu fitne zamanında Sultanımız bizleri kendine evlat olarak kabul etti ya, böyle büyük bir saadetin teşekkürü ancak yüksek istifade ve tereddütsüz teslimiyetle olur. Bize düşen, vazifemizi sadakatle yerine getirmektir.
Hepimiz biliyoruz ki bu kapı hak kapısı, bu kapı marifet kapısı, bu kapı sır kapısı. Bizden önce niceleri bu yolda neticeye ulaştılar ve kazanarak ahirete gittiler. Şimdi o başarı bizden bekleniyor.
Vazifelerimize Sahip Çıkmak Bizden, Teveccüh Sultanımızdan, Muvaffakiyet Allah’tandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu