

İnsanoğlu, yaratıcısının kendisine bahşetmiş olduğu sayısız nimet ve imkânı kendi becerisi sayesinde elde ettiği zannına kapılmakta ve tüm bu nimet ve imkânın asıl sahibini unutmaktadır. Bu unutkanlığı ise kaçınılmaz olarak Allah’a karşı nankörlük yapmasını beraberinde getirmektedir. Rum Suresi 45. ayeti kerimesinde “Allah, nankörlük edenleri sevmez” diye buyurmakta ve yine ayetlerde pek çok defa yüce Allah’ın insanların emrine sunduğu sayısız nimet ve imkâna dikkat çekilerek de insanlardan şükretmeleri beklenmektedir. Bu durum sadece kulun Allah ile olan ilişkisi noktasında değil, insanlar arası ilişkilerde de ortaya çıkmaktadır. Pek çok insan ihtiyaç duyduğu zamanlarda menfaatiyle çatışmadığı müddetçe diğer insanlarla iyi ilişkiler kurmakta ancak dünyevi bir menfaatiyle çeliştiği noktada hemen nankörlük yapıp kendisine yapılan iyilikleri unutmaktadır.
Ayetler insanın bu yönünü dikkate alarak uyarılarda bulunmakta ve yüce Allah’a karşı yapılan nankörlüklerin en büyüğü olduğuna dikkat çekmektedir. Alacağı bir sonraki nefesini dahi Allah’a borçlu olan insan, Allah’ın kendisine sunmuş olduğu hayati nimetleri kullanmakta ama buna rağmen tüm bunları yaratan yüce Allah’a karşı nankörlük yapmaktadır. İbrahim Suresinin 18. ayeti kerimesinde “Rablerine nankörlük edenlerin amelleri, fırtınalı bir günde rüzgârın tarumar ettiği küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir” diye buyrulmakta ve Allah’a nankörlük edenlerin yapmış oldukları hayırlı işlerin nankörlükleri sebebiyle yok olup gideceğine vurgu yapılmaktadır
Şükür gerekirken şikâyet etmek kişinin imanının zayıflığını gösterir. Yüce Allah (C.C) “Siz beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin; nankörlük etmeyin” (Bakara 152) ayetinde beyan buyurduğu gibi, Allah’a şükretmemek ve sürekli şikâyet etmek nankörlüktür. Kendisine verilen nimeti fark etmeyene, ihsanın kadrini bilmeyene, iyiliği inkâr edene nankör derler. Dünyalıkta (para, mal, mülkte) kendisinden yukardakilere bakıp “Allah bana ne verdi ki şükredeyim” deyip şikâyet edenler, Allah’ın nimetlerinden gafil olanlardır.
Allah insan yaratmış, İslâm’a dâhil etmiştir, yaşaması için gerekli havayı suyu vermiştir, sağlıklıdır, azaları tamdır, mükemmel bir akıl ikram etmiştir. İnsan biraz tefekkür ile beraber bu güzelliğin farkına varacaktır.
İnkâr anlamında olmayan küfre nankörlük denir. Peygamberimiz (sav) bir hadisi şerifte “Bana ateş (cehennem) gösterildi. Cehennemliklerin çoğunluğunun kadınlar olduğunu gördüm. Zira onlar inkâr edenlerdir” buyurmuştur. Hz. Peygamber’e soruldu: “Allah’ı mı inkâr ederler?” Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu ”Kocalarının hakkını inkâr ederler, iyiliği inkâr ederler. Onlardan birine uzun zaman iyilikte bulunsan, sonra senden sevmediği bir şey görse hemen ‘zaten senden hiçbir iyilik görmedim’ der.” Efendimiz (sav) diğer hadisi şeriflerinde ”İnsanlara teşekkür etmeyen kimse, Allahü Teâlâ’ya şükretmez. Aza şükretmeyen, çoğa da şükretmez. Allahü Teâlâ’nın nimetini söylemek şükürdür, hiç bahsetmemek ise nankörlüktür” buyurarak bu hataya düşmememiz için bizleri uyarmıştır.
Hz. Ömer (r.a) bir sözünde; “Nankörlük kadar nimetin elden çıkmasına sebep olan başka bir şey yoktur” diyerek bizleri uyarmıştır. Bir ömür boyu bu nimetlerden istifade ettiği halde onları ihsan eden zatı hiç düşünmeyen bir insan, ne derece gaflet ve nankörlük içindedir, kıyas ediniz.
Kendi tarafımızdan düşünürsek en yakınımıza ikramlarda bulunsak, onu kalitelendirsek, bazı yerlerde söz sahibi yapsak, sonra ise seni tanımasa ne kadar zorumuza gider değil mi? İşte bu yüzden kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkasına yapmamız uygun olamayacaktır. Hem islami hem de insani olarak böyle bir ahlak, sevilmeyen ahlak olacaktır. Sana bir kahve verenin dahi 40 yıllık hatırı vardır diyeceksek, sana her zerreni sorgusuz sualsiz veren, sana ilim verip bazı konumlara getiren, senin makam sahibi olup insanların sana karşı kalplerini birleştiren, sana babalık güzelliğini annelik güzelliğini tattıran, seni kimseye muhtaç etmeyen Rabbimize karşı ne kadar şükretsek azdır. Yeter ki biraz düşünelim. Eğer sen insanlara karşı nankörlük edersen, aslında Rabbine karşı nankörlük yapmış sayılırsın. Artık bize düşen görev kendi benliğimizi bırakıp, şükür kabiliyetlerini arttırmamız gerekir.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu