Ölüm dünya sıkıntılarının sonra ermesi, cennet muamelelerinin başlangıcıdır. Ölüm aslında bir Müslüman için büyük bir kurtuluştur. Eğer ölüm kötü bir şey olsaydı hiç Peygamberimiz ölür müydü? Diğer peygamberler ölür müydü? Şu kadar var ki ölüme hazırlıklı olmak lazım. Malumdur ki Dünya hayatı imtihan mahallidir. Bir tarafta nefis şeytan ve onun askerleri, diğer tarafta ruh, melekler ve onların askerleri. İkisi arasında büyük bir mücadele vardır. Nefis İnsanı aşağılara çekmek ister, kâinatın en hakiri en zelil varlığı yapmak ister. Ruhu ise illiyyine doğru yani en Yüce makama doğru çıkmak, yükselmek ister.
İnsan kendini her zaman mezardaki ölülerden biri olarak kabul etmelidir. Çünkü uzak olan şey gelmeyecek olan şeydir. Gelecek olan her şey esasında uzak bile olsa yakındır. Akıllı olmak ölüme hazırlanmakla olur. Sevgili Peygamberimiz bir hadisi şeriflerinde buyuruyorlar ki, “Akıllı insan, kendini hesaba çeken ve kendini ölüme hazırlayan kimsedir.” Bir şeye olan hazırlık, o şeyin sık sık akla getirilmesiyle, akla getirmekte o şeyi hatırlatacak şeylere bakmakla olur. Dünyanın zevk ve sefasından hoşlanan, ona aldanarak meyleden kimsenin ölümden bahsedildiği zaman, ondan nefret duyacağı hiç unutulmamalı.
Ölüm anının son derece kolay olması veya büyük bir sıkıntı içinde olması ise bu dünya yaşantısına bağlanmıştır. Eğer kul ruh tarafına, yani Rabbani tarafına, Rabbine yönelirse ölüm onun için en büyük saadet olur. Ama yok eğer nefsine kulak verirse daha ölümle beraber büyük bir dehşete adım atmış olur.
Bir defasında İbrahim aleyhisselam Azrail aleyhisselamla karşılaşır ve kendisine derki “ya Azrail Mümin olmayan kişiye nasıl geliyorsun bana onu gösterir misin” der. Azrail aleyhisselam “isteme dayanamazsın” der. İbrahim Aleyhisselamın ısrarı üzerine “peki öyleyse dön arkanı” der. İbrahim aleyhisselam döner Azrail aleyhisselam kâfir olan kişiye gelmiş olduğu surete bürünür. Sonra İbrahim aleyhisselama dönmesini söyler. Dönmesi ile beraber bayılması bir olur. Öyle korkunç dehşet verici görüntü vardır ki, korkusundan bayılmak zorunda kalır. çok ağır bir koku, simsiyah arkadan sürüklenerek gelen saçlar, lacivert gözlerle kâfirin aklını başından alacak şekilde gelir. Der ki İbrahim aleyhisselam “ya Azrail kâfire cehennem azabına gerek yok senin şu dehşetli gelişin ona azap olarak yeter” der.
Bir de mümine nasıl geldiğini görmek ister. Aynı şekilde İbrahim aleyhisselam arkasını döner, Azrail aleyhisselam mümin kişiye gelmiş olduğu surette bürünür. Sonra dön der İbrahim Aleyhisselam onu gördüğünde o kadar tatlı o kadar yumuşak güzel gelir ki “derki ya Azrail mümine yarın ahirette hiç cennet verilmese dahi senin şu güzel gelişin ona mükâfat olarak yeter” buyurur.
Kişi kendi tercihini yapması lazım. Nasıl karşılanmak istiyorsa, nasıl muamele görmek istiyorsa netice ortadadır. O yüzden hep beraber gelin üç günlük dünyaya dalıp ahireti unutmayalım. Rabbimizi dağıtmayalım öldüğümüz gün dünyadaki en güzel günümüz olsun
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu