Dünya hayatının ziyneti, hayatımızın gülleri, neslimizin devamı çocuklarımız. Bulunmuş olduğumuz ortam o kadar bozuk ki, adeta büyük bir girdap gibi gençliğimizi, geleceğimizi yutmak için bekleyen sayısız tuzaklar dolu. Özellikle hayatımıza girmiş, her evin başköşesinde bizleri ve ailemizi esir alan televizyonlar. Ve birde bu televizyonlardan geleceğimizi tehdit eden İslami örf ve adetlerimizle asla örtüşmeyen filimler, diziler ve çizgi filimler.
Çocukların beyni ince elenmiş kum gibidir. Üzerine hangi deseni vermek isterseniz anında o desenin şekline bürünecektir. Dolayısıyla bu kadar hassas olan bu narin beyinleri kirletmeye, zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Efendi Hazretlerimizin de buyurduğu gibi “Göz pınar gibidir, neyi görse onu akıtır kalbe” ifadesinin gereğince geleceğimiz olan gençliğimizi ne kadar koruyup gözetebiliyoruz. Zahiren çok normal gördüğümüz ama aslında en büyük tehlikelerden biri olan çizgi filimler diziler çocuklarımızın beynini uyuşturduğu gibi, bilinç altına ahlaki çöküntüyü yerleştirmektedir. İnancımıza uymayan itikadi konular, çizgi film ve dizi adı altında çocuklarımıza verilmekte. Olay sadece bununla da kalmamış ilerde şehvet duyguların canlanmasına yol açacak bilinç altı kötülükler yerleştirilmeye çalışılmaktadır.
Özellikle dış ülkelerden gelen çizgi film ve dizilerin maksatları çocuklarımızı ve gençliğimizi bizden kopararak şehvet düşkünü, sahtekar, paraya düşkün, hep diğer cinsle arkadaşlık yapan, hayal peres ve daha saymakla bitiremediğimiz zehirli oklarla dolu olduğunu görmekteyiz.
İnsan ilgi duyduğu şeye karşı meyillidir. Bizler anne babalar olarak çocuklarımızla ilgilenmediğimiz zaman çocuklar kendilerine ilgilenecek bir şeyler bulacaklardır. İşte o zamanda bizim kontrolümüzden çıkmış, uzaklaşmaya doğru yüz tutmuş demektir. Durum böyle olunca daha 13-15 yaşlarındaki kız veya erkek yavrularımızın hayatlarıyla oynandığını görmekteyiz. Bu şekilde olunca acaba onlar mı düştüler, yoksa biz mi onları o bataklığa ittik, cevabını kendimiz vermeliyiz.
Çocuklarımızın hayatına yön verecek huy ve karakterlerinin yerleştiği bu yaşlarda saatlerce çocuklarımızı bilgisayar ve televizyonun karşısında bırakmamalıyız. Tamamen engelleyemesekte hiç olmazsa takibi elden bırakmamalıyız. El becerilerini geliştirmek, arkadaşlık ortamlarında, toplum içinde yaşamayı öğretmeliyiz. En önemlisi de dünya ya geliş gayemiz olan kulluk şuurunu aşılamalıyız. Çocukluğun sadece oyundan ibaret olmadığını anlatmalıyız.
Allah Resulünün “Çocuklarınız yedi yaşına geldiğinde onlara namazı emredin” ifadesi gereğince daha yaşı küçüktür demeden teşvik edici söz ve hareketlerle yavrularımızı yetiştirmeli ve onları yalnızlığa terk etmemeliyiz.
Çocuklarımıza Sahip Çıkmak Bizden Muvaffakiyet Allah’tandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu