Peygamber'e Misafir Olmak | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Peygamber’e Misafir Olmak


sam_1851Sonsuzluğa doğru gidilen yollara üç gün kalmıştı. Cuma akşamı Fatih Medreseleri Genel Merkezimizde umre ziyaretinde bulunacak abilerimiz ablalarımızla, yakınlarıyla ve bizi seven camiamızla birlikte çok manidar bir seminer yapıldı. Fatih Medreseleri Genel Başkanı Masum Bayraktar Hocamız şu hadisi kalplerimize işledi.

 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Beytullah’a ancak ve ancak davet edilen şu üç kimse Mevla’mızın evine misafir olabilir.

1-) Bizzat Rabbimiz tarafından davet edilenler.

2-) Hz. İbrahim (a.s.) tarafından davet edilenler.

3-) Şeytan tarafından davet edilenler.

 

Şeytan (aleyhi lane) Allah’ın evine, Beytullah’a, Allah’ın nuruna yaklaşamazdı. O yüzden kendi adamları ile işini görüyordu. Hocamız bizleri direk Rabbimizin davetçileri olarak oraya gideceğimizi, bundan sebeple de hem zahiren hem batınen bizleri hazırlamaya çalışıyor, dünyadan elimizi ayağımızı çekmemizi istiyordu. Sayılı günler çabuk geçer, hiç bir sıkıntı ve bekleme olmaksızın üstadımız Mahmut Efendi Hazretlerimizin İstanbul’dan Medine’ye geçerken fistan, cübbe ve sarık giyerek gittiğinden bizlerde bütün hocalarımız ve arkadaşlarımızla birlikte O’nun mirasına sahip çıktık, Elhamdülillah. Uçaktaki yerlerimizi almıştık. Uçağımız 32 bin fit yüksekliğinde iken (özellikle Atlas Jet yetkililerine teşekkür ediyoruz) mikrofonu alan Fatih Medreseleri Ankara ve çevre iller sorumlusu Mehmet Akdemir Hocamızın eşsiz tilaveti ile hakikaten çok şaşırmış ve de duygulanmıştık. Çünkü bu Fatih Medreseleri tarafından yapılan bir ilkti. Ya Rab! Sana sonsuz şükürler olsun. Biz senden razıyız, sende bizden razı ol ya Rab!

 

Uçakta konuşmasını sabırsızlıkla beklediğimiz Masum Bayraktar Hocamız öncelikle Atlas Jet pilot ve kabin ekibine teşekkür ettikten sonra Rabbimize sonsuz teşekkürlerini sunarak konuşmasına başladı. Bizlerin özellikle Medine’de şunlara dikkat etmemizi temenni etti. Buralardan döndüğümüzde bize ne getirdin dedikleri zaman size Peygamberi ahlak getirdik, peygamberi şuur getirdik, kendimizi yeniledik, sünnetleri üzerimizde yaşayarak peygamberi dirilttik ve Peygamberimizden selam getirdik demeyi Rabbim bizlere ikram eylesin.

 

Medine’ye iner inmez ilk işimiz Rasulullah (s.a.v.)’i ziyaret etmekti. Erkekler ile birlikte ziyaret yapılıp, Kubbei Hadra’nın yanında hanım ablalarımız ile birlikte hocamız tarafından hiç bitmesini istemediğimiz dualar yapıldı. Medreselerimizde okunmuş olan yüzlerce hatim, binlerce yasin-i şerif, milyonlarca salavatı şerif Peygamberimiz (s.a.v.), bütün Peygamberlere, O güzide ashabına, dostlarına, Allah yolunda şehit olanlara, Adem (a.s.)’dan bu zamana kadar geçmiş bütün ehli imanın ruhlarına hediye edildi. Grubumuza bir göz gezdirdiğimizde erkek ve hanımlardan oluşan yaklaşık yirmi hocamız vardı. Bu da on kişi başına bir hoca demekti. Umre yolcularımızla hep birlikte idik. Buluştuğumuz tek yer ise cennet bahçesi idi. Bizleri kimse otelde aramasın derdi muhterem hocamız. Hakikaten dört günlük Medine programımız hep birlikteydik. Her gece Teheccüd namazında buluşup, sabah namazından sonra ve akşam namazından sonra toplu bir şekilde yasin-i şerifler ve toplu tek tek dua yapılarak peygamberimiz (s.a.v.)’i ziyaret eder, O da bizi bağrına basardı elhamdülillah. Ziyaretlerin hemen akabinde cennet bahçesine girer orada bütün arkadaşlarımız için, sevdiklerimiz için, bizden dua bekleyenler için, gençliğimiz için, ahirete irtihal edenler için, bütün iman sahipleri için bol bol gözyaşları arasında dualar edilirdi. Hocamızdan Allah razı olsun, hakikaten bizlere dua nedir öğretti. Akşam yatıyoruz dua ile, sabah kalkıyoruz dua ile, her anımız dua ile. Çünkü sana karşılıksız veren var. Hemde Habibi-edibi hürmetine. Mevla’m cennette Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in elinden kevser havuzunu içmeyi nasip eylesin.

 

Programlarımız çok yoğun ve bir o kadar da zevkli geçiyordu. İlk sabahımızda Cennetül Baki Mezarlığını, Hz. Aişe annemizin, Hz. Fatıma annemizin, Hz. Hasan Efendimizin, Hz. Osman (r.a.), İmamı Nafi Hazretlerini, Peygamberimizin oğlu İbrahim Efendimizi, Peygamberimize annelik yapan Ebu Talib’in eşi kutlu insan Fatıma binti Esed (r.a.) ve ordaki bütün sahabe-i kiramı, Efendi Hazret’lerimizin üslubu üzere terliklerimizi çıkararak yalın ayak büyük bir edep ile birlikte sahabe-i kirama selam vere vere, onlara dua ede ede, onları yanımızda baş ucumuzda hissede hissede bir ziyaret yaptık. Muhterem hocamız Cennetül Baki Mezarlığında şunlara dikkat çekti. Madem burada  onbin sahabe yatmakta, diğer sahabe-i kiram nerede? İşte yüzondörtbin sahabe Türkiye’de, Kıbrıs’ta, Çin’de sırf islam uğruna bizler için fedakarlıkta bulunarak, kendi diyarlarından ayrılarak buralara gelmişler ve muvaffak olmuşlar elhamdülillah. Rabbim bu fedakarlıkları bizlere de nasip eylesin.

 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in dünyadaki üç cennet buyurduğu ve cennete kaldırılacağı hadislerle sabit olan Cennet bahçesi, Cennetül Baki mezarlığı ve “Biz Uhud’u severiz, Uhud’ta bizi sever” buyurduğu Hz. Hamza (r.a.), Hz Musab (r.a.), Hz. Abdullah bin Cahş (r.a.), Hz. Hanzala (r.a.) gibi şehit olan 70 sahabei kiramı hayırla yad ettik, hatimler indirdik, göz yaşları döktük. Rabbim o güzel şuuru bizlere aşılamaya çalışan hocamızdan razı olsun. Sırasıyla Kıbleteyn Mescidi, Hendek savaşının yapıldığı yerler, İslam’ın ilk mescidi olan Kuba Mescidini ziyaret ettik. Burada da çok özen ve itina ile hizmet eden ceddimiz Osmanlıyı da hayırla yad ettik.

 

Medine’den Mekke’ye geçmeden bir gün önce yani Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece Mahmut Efendi hazretlerimizin üslubu üzere Uhud şehitlerinden müsaade istemeye gittik. Cuma sabah namazından sonra da Cennetül Baki Mezarlığındaki onbin sahabei kiramdan müsaade istedik. Cuma namazından sonra da kalplerin burkulduğu, gözlerin yaşardığı, sesin titrediği bir manevi ortamda Allah Resulü peygamberimizden, canımızdan, herşeyimizden, kendisinden kendi ahlakını, şuurunu, derdini, bütün hassasiyetlerini, marifetlerini, hakikatlerini kendisinden isteyerek ve sizlere selam götürmemizi isteyerek usulü edep ile müsaade istedik. Ayrılmak zordu ama hadisi şerife binaen “Benim sünnetimi dirilten beni diriltmiştir”buyuran peygamberimizi yaşamak ve yaşatmak için söz verip müsaade ile huzurundan ayrıldık.

 

Rabbim o güzel diyarlara ehli ile gitmeyi nasip eylesin.

Heyet Kurulu Üyesi Yasin Başkeser Hoca

 

 

Yorum yapın
    1. selman unluturk diyorki;

      Allah (c.c.) cumlenizden razi olsun.bu satirlari okurken ayni duygu ve gozyaslarini,feyzi ve bereketi gonullerimize naksettiginiz icin.Rabbim hizmetlerimizi daim eylesin.AMiN
      selamun aleykum
      (Selman ÜNLÜTÜRK)