

Yalan ve yalancılık, karşısındakini aldatmak maksadıyla söylenen ve gerçeğe uymayan söz ve bu sözü söylemektir. Sıdkın, doğruluğun zıddıdır.
Dinimiz yalan ve yalancılığı kötü huyların ve günahların en büyüklerinden kabul eder ve şiddetle reddeder. Münafık ve kâfirlerin özelliğinin de yalan ve yalancılık okluğunu belirtir.
Rabbimiz ayeti kerimesinde “Yalan sözden sakınınız (Hac 22/30). Ey İman edenler! Allah tan korkun ve doğru söz söyleyin (Ahzâb 33/70) buyurarak bizleri uyarmıştır
Kişi doğru olur ve daima doğruyu araştırırsa Allah katında sıddîklardan yazılır. Yalandan sakının. Yalan insanı günaha, o da Cehenneme götürür. Kişi durmadan yalan söyler ve yalan araştırırsa Allah katında yalancılardan yazılır.
Hz. Ebu Bekir (r.a) den rivayet edildiğine göre “Geçen sene Resulullah (s.a.v) benim bulunduğum yerde şuracıkta bulunuyordu” dedi ve duygularına hâkim olamayıp ağlamaya başladı. Sonra şunları söyledi “ Yalandan sakının! Çünkü yalan söylemek kötülük yapmakla birdir; ikisi de cehennemlik amellerdir”
Allah katında en büyük hata sebebi, yalan söyleyen dildir. En kötü pişmanlık ise kıyamet günü duyulacak pişmanlıktır
Abdullah bin amir anlatır. “Ben küçük bir çocukken bir gün Resulullah (s.a.v) bizim evimize gelmişti. Bende evden çıkıp oyun oynamaya gittim annem eve dönmem için bana “Abdullah gel sana bir şey vereceğim dedi Resulullah (sav) anneme “Abdullah’a ne vermeyi düşünmüştün?” diye sorunca annem “Hurma verecektim ya Resulullah” dedi bunun üzerine Rasulü Ekrem (sav) “Bak eğer niyetinde bir şey vermek olmasa ve dediğini yapmasaydın sana bir yalan günahı yazılacaktı” dedi.
Toplum olarak büyük ölçüde kaybettiğimiz değerlerden biri de “güvenilir olma” vasfıdır. Bugün, toplumumuzda var olan birçok sıkıntının temelinde, fertlerin birbirlerine güvenlerinin yok denecek kadar azalması bulunmaktadır. Hâlbuki yüce dinimizin bizden istediği vasıfların en başında “güvenilir insan olma” vasfı gelmektedir.
İnsanlar arasındaki ilişkiler sevgi, saygı ve güvene dayanır. Doğruluk ve doğru söylemek toplumu kaynaştırırken, doğru ve dürüstlüğün tersi olan yalan ve yalancılık ise insanlar arasındaki saygı ve güveni, dostluk ve arkadaşlığı ortadan kaldırır, hakların kaybolmasına, adaletin yerini zulmün almasına sebep olur.
Haklının yerini haksız, haksızın yerine haklı geçer. Birçok ocaklar yalan dolayısıyla söner, servetler mahvolup gider, insanlar arasındaki karşılıklı güven, sevgi ve saygı duyguları yerlerini kuşku, kin ve düşmanlığa bırakır. Bu yüzden kanlar dökülür, cinayetler işlenir.
Yalandan Kaçınmak Bizden, Muvaffakıyet Allah’tandır
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu