Sosyal Darbe (2) - Fatih Medreseleri | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Sosyal Darbe (2)


Ülke olarak hep birlikte çok ciddi bir süreçten geçiyoruz. Tüm halk ve birey olarak konulara vakıf olmak ve bir vatandaş olarak bizzat konunun içinde bulunmak istiyoruz. Bu sebeple devamlı bir şekilde kimi zaman insanlarla birebir, kimi zaman topluluklarla ve teşkilatlarla, kimi zaman da sosyal medyadan bilgi alışverişini sağlamaya çalışıyoruz. Gün, hatta saat geçmiyor ki yeni yeni bilgiler edinmeyelim. Sosyal medya kullanıcılarının çokluğu, yayın yapan haber kuruluşları ve toplumu yönlendiren toplu mesaj aktarımları ile topyekûn bir halkımız zihin karmaşası içinde algı darbelerine maruz bırakılır bir hâle geliyoruz. Hep beraber halk olarak sonucunu bilemediğimiz ve tahmin edemeyeceğimiz yönelme ve yönlendirme anlayışına sevk ediliyoruz.

7’den 70’e herkesin kullandığı sosyal ağ penceresi ile birlikte herkes kendi fikir, öneri ve çözümleri için öngörülerini doğru veya yanlış aktarmaya devam ediyor. Kendi attığı mesajın bir kaç saat sonra kendisine döndüğünü gören kişi; “bak doğruymuş” diyerek kendisi de inanmaya başlıyor. Halkımız, toz duman halindeki ortalığı kaplayan ve kaynağı belirsiz, gereksiz bilgi ve haberlerin fazlalığı ve bu haberlerin oluşturduğu ciddi bir bilgi kirliliği darbesinin etkisiyle, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu kestiremez hale gelmiş vaziyette. Bir haberle yüreklerimiz ağzımıza gelirken, başka bir haberle hop oturup, hop kalkıyoruz.

Unutmayalım ki bizlere tank, top ve tüfekler ile darbe yapmaya kalkanlar, aynı zamanda bilgi kirliliği ile kafaları karıştırıp algı oluşturarak sosyal darbe ve iç savaş konusunda da uzman kişiler olduğunu unutmamalıyız. 15 Temmuz gecesi halkımızın canı pahasına göstermiş olduğu duyarlılığın iyi analize ve kontrol edilememesi ve daha ileri boyutlara ulaşması durumunda herkesin kendini vatanı kurtaran bir Rambo refleksiyle hareket ederek adeta patlamaya hazır bir bomba şekline gelmesi de.

Ciddi olarak değerlendirilen haberlerin, “bundan bir şey çıkmaz artık bu da yalandır, bana ne?” şekline dönmesi de altından kalkamayacağımız Sosyal problemleri bizlere yaşatacaktır Allah korusun. Silahlı askerî darbeleri atlatmış olabiliriz ancak, ardından gelen ve devam eden süreçte gelen siyasi ve sosyal darbelerle dağılabilir ve bir iç savaşla halkımız karşı karşıya gelebilir.

Bu sebep ve sonuç ilişkileri dairesinde acilen bilgi kirliliğinden kurtulmamızın yegâne yolu, halkımızı yönlendirme ve şartlanmışlıkların duygusallığından kurtararak onları kuran ve sünnet ışığında şuurlandırmaktır. Fasıkların ve zalimlerin haberleriyle kuşatıldığımız şu zamanda Allah’ımızın emirlerine uyarak, yasaklarından kaçınarak takvaya sarılırsak Rabbimiz bize hak ile batılı birbirinden ayıracak Furkan kabiliyetini vereceğini vaat ediyor.

“Kim Allah’ın emirlerini tutarak, yasaklarından kaçınarak takvaya sarılırsa, Allah’ta ona hak ile batılı ayıracak Furkan kabiliyetini ihsan edecektir. Ancak unutmamamız gereken en önemli husus bu Furkan kabiliyeti vatanına, milletine, bayrağına, dinine ve namusuna sahip çıkmak için cadde ve meydanları dolduran bu milletin önüne sanatçı adı altında milli ve manevi değerlerini ayaklar altına alanları çıkararak türkü şarkı söyletmek değil, onlara vatan savunması ve şehadet aşkını aşılayan hocalarla bu milleti buluşturmak gerekir. Böyle olursa işte o zaman yedi düvele meydan okuyacak, önünü ve ardını ferasetiyle görebilen, tehlikenin ve düşmanının uzağını yakınını tanıyan ve bir aylık mesafeden kâfirlerin kalplerine korku salan müminler olabiliriz.

Uyarmak bizden, Muvaffakiyet Allah’tandır.

Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu

Yorum yapın