

Medine-i Münevvere’de son Cuma namazını ikame ettikten sonra Ravza’yı Mutahhara’nın tam karşısında toplanıp toplu bir dua yapıp müsaade istedik. Mekke’ye doğru otobüslerimiz ile birlikte yolculuk yaparak Fatih Medreseleri Genel Başkanı Masum Bayraktar Hocamız ve hoca arkadaşlarımız teker teker mikrofonu alıp bizleri bilgilendiriyorlardı. Tabii ki kolay değildi, Allah-u Teala’nın evi olan Beytullah’a misafir olacaktık.
Hocamızda bizleri batınen hazırlamaya çalışıyordu. Özellikle şu örneği dikkate şayandır. Misalen birimiz sizin evinize ziyaret edecek, onu nasıl karşılarsınız, kapıda mı? ve bununla birlikte bize güzel bir sofra ev sahibi hazırlamaz mı? veya sofrayı hazırlayıp kendisi o sofrada hazır bulunmaz mı? Ev sahibi ev sahipliğini tam teşekküllü yapar. İşte bizler Beytullah da Rabbimizin misafiri olacağız, inşaallah. Bu yüzden bizleri Rabbimiz bizzat karşılayacak. Bu manevi atmosferde Medine-i Münevvere çıkışında mikat yeri olan Zülhuleyfe’de ihrama girdik. O kadar çok feyiz ortamı vardı ki; Umreciler Peygamberimiz (s.a.v)’in niyetine ya da Efendi Hazretlerimizin niyetine yapıyorlardı. Mekke-i Mükerreme’ye doğru telbiyeler, tehliller, tekbiratlar, salavatlar ile birlikte yolumuza devam ederken Medine-i Münevvere bizlere sanki ağlarcasına yağmurla veda etti.
KABE’Yİ GÖRÜR GÖRMEZ YAPILAN DUA MAKBUL
Hocamız özellikle Kabe’yi görür görmez yapılacak olan duanın mutlak kabul olacağı için ziyaretçilerimizi devamlı uyarıyor ve o duaya hazırlık yapmamızı istirham ediyordu. Artık Mekke’de idik. Gönüller bir olmuş, heyecanla çarpmakta idi. Belirtilen yerlerde toplandıktan sonra başlarımız ayak parmaklarını görür şekilde tam Kabe’yi şerifin karşısına geçtik. Hocamız yavaş yavaş başımızı kaldırmamızı söyledi ve herkese kendi özel duasını yapmasını söyledi. Daha sonra toplu bir dua yapıldıktan sonra tavafımızı dualar eşliğinde yaptık. İki rekat tavaf namazından sonra sünnet üzere zemzemlerimizi yine dua üzerine içtik. Akabinde Safa ile Merve arasında Sa’y’ımızı yaptıktan sonra tıraşlarımızı olup ihramdan çıktık. Artık tertemizdik ve şükür namazlarımızı kıldıktan sonra buluşma noktasını beraber oturacağımız yeri gösterdi ve bizleri otellerde değil mescitlerde arayın diye.
Yaptığımız umreden sonra ziyaretçilerimiz ile birlikte umre hakkında bilgilendirme adına güzel bir toplantı yapıldı. Bütün umrecilerimizin yüzü gülüyordu. Programlarımızda teheccüd namazlarında buluştuktan sonra dileyenler Kuran-ı Kerim okuyarak, dileyenlerde tarikat derslerini çekerek sabah namazına kadar bu hal üzere devam ediyordu. Sabah namazından sonra işrak vaktine kadar bütün geçmişlerimiz için yasin-i şerif okunuyor, duasını her gün başka bir hocamız yapıyor, akabinde de hocamızın bakalım bugün Mevla’mız bize neler duyuracak diyerek Kuran-ı Kerim’in ortasından bir yer açıp bizleri maddi manevi doyuruyordu. İşrak namazından sonra umrecilerimiz tavaf yarışmasına giriyor, tekrardan kuşluk namazında buluşuyorduk. Bu saatlerde de daha çok hocamızla birebir içinden çıkamadığımız konuları paylaşır, o konuşmaların hiç bitmesini istemezdik. Özellikle bizler hocamızın yanına oturabilmek için yarışır, daha sonra etrafında halkalar kurardık. Rabbim defalarca kez o güzelliği tatmayı bizlere nasip eylesin.
HER GÜN TOPLU TAVAF
Öğle namazlarımızı kıldıktan sonra her gün saat 13:30’da toplu tavafımız vardı. Yaklaşık ikiyüz kişi ile tavaflara başlarken tavaflarımızı beşyüz kişi ile bitirirdik elhamdülillah. Hocamız özellikle bu tavaflarda tüm Türkiye ve Dünya gençliğinin kurtulması için, tüm Müslümanların birlik ve beraberliği için, başımızdaki insanların Hakka olan hizmetlerinin artması için, medreselerimiz için ve bizler için çok dua ediyordu. En güzeli de bizlere dua etmesini öğretiyordu. Rabbimiz o kadar zengin ve cömert ki o yüzden her şeyi istemek gerektiğini öğrendik.
İkindi ve akşam namazlarında tüm hızıyla tavaf yarışmalarımız devam ederken, akşam namazlarımızdan sonra sabah namazlarımızdan sonra yaptığımız gibi yasin-i şerif, duası ve de günün anlam ve önemi ile alakalı sohbetimizi hocamız yapıyordu. Bu arada kimi umrecilerimiz hocalarımız tarafından cüzler getirilmiş Kur’an-ı Kerim’in merkezinde Kur’an öğrenmeye çalışıyorlardı. Yatsı namazını da ikame ettikten sonra tavaf yarışmaları aynen devam ediyordu. Hocamız bazı günlerde özel olarak gece saat 22:00’da tekrardan toplu tavaf yaptırıyordu. Heyet Kurulumuzdan Mesut Özdemir hocamız tavaf yarışmasında birinci olana özel hediye vereceğini de söylemişti. Umreci abilerimizden elliden az yapan yoktu. Çünkü hocamız bu güzelliğin üzerinde çok duruyor, elli tavaf yapana “anasından doğmuş olduğu gibi tertemiz olacağını” hadisi şerifini müjdeliyordu. Ama bu sefer tavaf yarışması çok ciddi bir boyut kazandı. İlk defa hanım ablalarımız, erkek umrecilerimizi geçmeyi başarmıştı.
Bu güzel ve akıcı geçen günler arasında Hira Nur dağı, Sevr dağı, Arafat, Müzdelife, Mina, Akabe, Kıbleteyn Mescidi, Kuba Mescidi, Cin Mescidi, Cennetül Mualla tek tek gezilip buraların anlam ve önemleri aktarıldı. Daha sonra sırasıyla Ten’im ve Hudeybiye umreleri yapıldı. Hocamız bu üç umreden sonra kendi içimizde gruplar halinde özel umreler yapmamızı istedi. Yine hocalarımızın eşliğinde Hira Nur dağına ve Sevr Dağına çıkıldı.
Cuma sabahı Efendi Hazretlerimizin üslubu üzere toplu bir halde Cennetül Mualla’ya Hazreti Hatice annemizin yanına gittik. Orada yasin-i şerifler ve okunmuş olan hatmi şeriflerin duası yapıldı. Akabinde Efendi Hazretlerimizin rahmetli babası Ali Efendi’yi ziyaret edip başucunda yasin-i şerifler indirdik.
ZEMZEM YARIŞI
Cuma namazından sonra “Zemzemi kana kana münafıklar içemez” hadisi şerifine binaen zemzem yarışması yaptık. Birinci gelen yirmi dokuz bardakla Ayhan Aksu abimiz oldu.
Sayılı günler çabuk geçer Pazar akşamı saat 22:00’da müsaade tavafı yaptık. Sabah namazlarını da Kabe’de kıldıktan sonra İstanbul’a gitmek için uçağımıza bindik. Bütün umrecilerimizin yüzü gülüyordu. Herkesle helalleşmiştik. Gerçekten de zirve umre yapmıştık. Otuz iki bin fit yükseklikte uçakta sanki uzun zamandan beri dinlemediğimiz Heyet Kurulu üyelerimizden Mehmet Akdemir hocamızın Bilali Habeşi gibi tilaveti herkesi duygulandırmıştı. Kalpler mahzundu. Ama gönüllerimiz birdi. Son olarak Genel Başkanımız Masum Bayraktar hocamız bizlere teşekkür ettikten sonra şu tavsiyelerde bulundu. Aman ha burada kazandıklarımızı Türkiye’de kaybetmeyelim. Bizlere ne getirdin dedikleri zaman Allah ve Resulü’nün ahlakını getirdim demeyi Mevla’m bizlere nasip eylesin.
Son olarak mikrofona gelen İkram Tur’un Mekke Sorumlusu özellikle bu manevi atmosferi sağlayan Fatih Medreselerinin Genel Başkanı Masum Bayraktar Hocamıza teşekkürlerini sundu. Her yerde ve her zaman bizleri takip ettiğini söyleyen kıymetli büyüğümüz Kuran-ı Kerim’in sevdalıları, hizmetkârları ve bu işi zaman ve mekân belirtmeksizin her yerde ve her zaman yaptığımızdan dolayı tebrik etti.
Rabbim tekrar tekrar bu diyarlara ehli ile gitmeyi bizlere nasip eylesin. Mevla hepinizden razı olsun. Allah’a emanet olunuz.