Bu inancımız bütün semavî dinlerde mevcuttur. Hz Adem as’dan itibaren ümmetlerini bu hususta defalarca uyarmışlardır. Kaynağı mukaddes kitabımızdır. Kullara düşen ise, musibetlerin bu mesajını gecikmeden okuyup, kendilerine çekidüzen vermeleri ve toplu bir tövbe etmeleridir.
Günah, fısk, zulüm ve isyanlarını azgınlık boyutuna taşıyan kavimlerin nasıl helâk edildikleri, Hz. Nuh, Hud, Lût ve Salih Aleyhisselam gibi peygamberlerin kıssalarında görmekteyiz. Bunların hepsi, ibretli İlâhî gazap örnekleridir.
Bir millette zina, kumar, kul hakları, aşikar bir şekilde günah işleme, ibadetlerden uzak kalma gibi ameller çoğaldıkça, Mevla Teala bizlerin iyiliği için, kendimize gelmemiz için bizleri uyarmaktadır.
Bizler eski kötü alışkanlıklarımızdan vazgeçmez isek, bu imtihanların şiddeti ve sayısı artacaktır.
Bizlerin hala isyan konusunda istekli ve ısrarcı olmamız, kötü alışkanlıkları devam etmemiz ilahi gazabı çağrıştırıcıdır.
Bu imtihanlar bazen deprem olarak, bazen dolu yağması ile, bazen toplu ölümlerin artması ile, bazen de bereketsizliğin kalması ile olur.
Bu nedenle müminlerin başına gelen bela ve musibetlerin bir çok nedeni ve hikmeti olabilir. Ama hepsi de onun faydasınadır.
- Bunlardan birisi işlediğimiz günahlar sebebiyledir.
“Size gelen musibet, işlediğiniz (günahlar) yüzündendir…” (Şura, 42/30)
“Sana gelen kötülük, kendindendir, (günahların yüzündendir)…” (Nisa, 4/79)
Peygamber Efendimiz (asm) ‘Mü’min, bir diken batışı veya ondan daha küçük bir musibetle veya bir ağrıyla sıkıntıya düşerse Allah bununla mutlaka onu bir derece yükseltir. Ve ağacın yaprağını döktüğü gibi onun günahını düşürür.” buyuruyor.
Evet, musibetler, bir yönüyle, gerek şahsî kusurlarımıza, gerekse toplum olarak işlenen hata ve günahlara umumi musibet olarak gelip, hem ‘ikaz ve ihtar’, hem de ‘‘günahlara kefarettir.
İnsanların isyandan vazgeçmesi için ilahi bir ikaz olan sellerden, depremlerden, kuraklıklardan, bereketsizlikten ibret alınmalıdır. Sel, deprem, kuraklık gibi, ilahi musibetlerin ara sıra meydana gelmesi, Allahü teâlânın sonsuz nimetlerine, lütuf ve ihsanına karşı isyanda olanları ikaz mahiyetindedir. Hiçbir nimet ve felaket sebepsiz değildir. Düşünebilenler için nice hikmetleri vardır. Günahların affına sebep olduğu gibi başka hikmetleri de vardır.
Bu afet ve musibetlerin tek çaresi toplu tövbedir. Rabbimiz bizlerden bu ikazlardan ibret almamızı istiyor. Kendimize gelmemizi, kendimize çeki düzen vermemizi istiyor.
Bu sebeple tefekkür edeceğiz. Allahın nimetlerini düşüneceğiz. Allahın musibetlerini düşüneceğiz. Tefekkür ile birlikte eksiklerimizi daha iyi anlayacağız. O yüzden kendimizi hesaba çekelim. Bize ölüm gelmeden önce bu ikazlardan ibret alalım.
Halimize bakalım. Bazı alışkanlıklarımız var. Bu alışkanlıklarımızı bırakalım. Ya Rabbi diyelim! Akıl baliğ olduğumuzdan bu güne kadar bilerek veya bilmeyerek yaptığımız günahlardan özür diliyoruz demeliyiz. Eğer bunu yaparsak bu sıkıntılardan kurtuluruz.
Rabbim cümlemize uyanmayı ve ibretlerden ders almayı nasip eylesin. Amin