Haziranda yapılacak seçimlerin yaklaşmasıyla, partiler hummalı bir çalışma içine girdiler. Hummalı dediğimize bakmayın, sadece koltuk kapmak için biraz daha fazla enerji sarf ediyorlar hepsi o kadar, yoksa Meclise girdiklerinde ülke yararına ne kadar çalıştıkları herkesçe malum.
Seçimlerin yaklaştığı şu günlerde, sokaklarda ve caddelerde bir seçim havası esmeye başladı bile.
Seçim arabalarındaki megafonlardan bangır bangır çıkan sesler, kulaklarımızı tırmaladıkça tırmalıyor. Ama asıl kulaklarımızı tırmalayan şey, siyasi partilerin halkımıza vadettikleri şeyler.
İnsan bir an durup vaat edilenlere inanınca, içi bir hoş oluyor. Sonra silkelenip kendine geldiğinde bu vaatlerin ne kadar uydurmaca ve düzmece olduğunu anlıyoruz.
Sosyal yardımları iki katına çıkaranlar, yüksek maaşlar ve havada uçuşan ikramiyeler, işsizliğe kesin çözüm gibi pek çok uçuk vaatlerle karşı karşıyayız. Asılsız ve saçma sapan verilen bu vaatler, aslında halkımıza yapılmış büyük bir hakarettir.
Siyasiler, bu vaatlerle açık açık halkımızla alay ediyorlar. Temelsiz ve gerçeğe dayanmayan seçim vaatleri, geçmişte de oldukça sık kullanıyordu. Gerçekleşmeyen seçim vaatlerinden dilerseniz bir göz atalım:
Süleyman Demirel, yasaklardan sonra seçime döndüğü 1991 yılında “Kim ne veriyorsa ben beş lira fazlasını vereceğim,” “Ekonomiyi 500 günde düzlüğe çıkaracağım” demişti.
Bülent Ecevit, 1969 yılında bütün köyler kent olacak diye vadetmişti. Tabi ki bu vaat gerçekleşmedi. Ecevit, sadece bir iki köyde ufak tefek değişiklik yapabilmişti.
Tansu Çiller; “Her çiftçiye traktör,” “Her mahalleye bir milyoner,” “Herkesi konut ve otomobil sahibi yapacağız. 500 günde iki anahtar” sözü vermişti.
Mesut Yılmaz, 1999 seçimleri öncesi en büyük vaadi Susurluk olayını çözeceğim olmuştu. Ancak Susurluk olayını çözmek hala kimseye nasip olmadı.
MHP lideri Devlet Bahçeli, 1999 seçimlerinde Erzurum mitingi sırasında seçim otobüsünden meydana ip atarak ; “Apo’yu idam edeceğiz” vaadinde bulunmuştu. Sandıktan ikinci parti olarak çıkan MHP, hükümet ortağı olmasına rağmen bu sözünü yerine getirememişti.
Adil fikir babası Necmettin Erbakan, yıllarca “Faizin kalkacağı” ve “Her ile bir fabrika ve havaalanı” sözünü vermişti.
Cem Uzan, kısa siyasi hayatına rağmen tarihe geçen ender politikacılardan biri oldu. “Mazot 1 YTL olacak,” “Üniversite sınavı kalkacak” diyerek o günlerde oldukça ses getirmişti.
Haydar Baş, “Ev hanımlarına 500 TL maaş,” “15 bin TL doğum ikramiyesi” son olarak “Asgari ücret 5 bin TL” diyerek uçuk vaatler vermeye devam ediyor.
1989 yılında Nurettin Sözen’in seçim vaadi; her mahalleye bir çamaşırhaneydi. Ancak o dönemleri bilenler bilir, şehrin her yerinde çöpten dağlar oluşmuş, halk susuzluktan kırılmıştı. Tankerle su dağıtılan o günlerde uzun kuyruklar oluşmuştu.
Geçmişteki bu vaatlerin gerçekleşmediğini hepimiz yaşayarak görmüş olduk. Gerçek dışı bu vaatlerin bugünde devam etmesi, halkımızı adeta alaya almaktan başka bir şey değildir. Halkımızla dalga geçmeyi öylesine iş edinmişler ki, Liberal Demokrat Parti’nin eski Genel Başkanı Besim Tibuk’un “İktidara gelirsem ofsaytı kaldıracağım, kale direkleri arasındaki mesafeyi de arttıracağım.” demesi bunu açıkça göstermektedir.
Son olarak seçim öncesinde halkımızı buradan tekrar uyarmak istiyoruz. İdarecilerimizi seçerken çok titiz davranmalı ve dikkatli olmalıyız. Boş ve yalan yanlış vaatlere göre değil, işi ehline verin kavlince hareket etmeliyiz. İşi ehline ne zaman verebilirsek, kaliteli ve gerçek hizmette o ölçüde artacaktır. Yoksa daha çok boş vaatlere kanar ve siyasilerin bizle dalga geçmesine zemin hazırlarız.
Halk olarak bizler, siyasilerin bize sundukları boş vaatler peşinde hayal kurmaktansa, bizim gerçek ihtiyacımız olan, Türkiye ve dünyamızı Allah ve Resulünün ölçülerine göre yaşanılır hale getirecek, milletimize ve özellikle gençliğimize maddi ve manevi terbiyelerinin verilmesini sağlayacak, tarih ve milli şuur hassasiyeti kazandıracak, dostunu ve düşmanını tanıtacak çalışmalar yürütmeleri hususunda söz vermelerini ve seçildiklerinde ise verdikleri bu sözler uğrunda çalışmalarını onlardan beklemeliyiz.
Yoksa daha çok boş vaatlere kanar ve siyasilerin bizle dalga geçmesine zemin hazırlarız.
Boş vaatlere kanmadan seçmek bizden, muvaffakiyet Allah’tandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu