İnternet, adeta doktor elinde hayat kurtaracak bir neşter ya da katilin elinde bir cinayet aracı olarak elimize tutuşturulmuş vaziyette. Bunu iyi veya kötüye kullanmak bizim elimizde.
Bu teknolojinin nimet olarak önümüze sunulup faydalarını gördüğümüz gibi, sıkıntıları ve acı neticelerini de her an yaşamaktayız. İnternetin en büyük zararı da mahremiyet kurallarımızı ortadan kaldırmasıdır.
Adeta evlerin duvarlarının yıkıldığı, pencere ve perdelerin kaldırıldığı ve aile içi özel mahremiyetlerin dünyaya seyrettirildiği bir vaziyeti yaşamaktayız.
Yediği yemeği, içtiği içeceği, giydiği kıyafeti, bedenini, aile içi sırlarını, hobilerini ve bunun gibi nice özel hayata dair konuları artık herkes rahatlıkla dünyaya ilan etmekte ve internetlerde paylaşmakta bir sakınca görmüyor.
İyi bir paylaşım yaptığını zannederek, aslında işledikleri kötülüğün farkında olmayan bu kimseler, yaptıkları bu paylaşımlarla gençliğimizi ve halkımızı nice yanlışlara sürüklemektedirler.
Senin yediğin yemeği, içtiğin içeceği bulamayan fakirler, giydiğin kıyafeti elde edemeyen yoksullar, sergilediğin fiziğin ve bedeninle şehvete ve günaha sürüklediğin gençler, lüks yaşam tarzınla özendirdiğin insanlar ve bunun gibi yaymış olduğun kötülükler sebebiyle Mevla’mızın şu Ayet-i Kerime’sine dâhil olmuş olduğunu hatırlatmak isteriz;
“O kimseler ki çirkinliklerin ve kötülüklerin yayılmasını severler, İşte o kimselere dünya ve ahirette elem verici bir azap vardır.”
Herkes yapmış olduğu paylaşımlarla insanımızı nereye sürüklediğinin farkında olmalı, kötülüklerin yayılmasına değil, kötülüğün ortadan kaldırılıp, iyilik ve güzelliklerin yaşanmasına sebep olacak şekilde teknolojiyi kullanmalıdır.
“Sizden biriniz bir kötülük gördüğünde onu eliyle düzeltsin, eliyle düzeltmeye gücü yetmiyorsa, diliyle düzeltsin. Ona da gücü yetmiyorsa kalbinden buğz etsin. Çünkü bu imanın en zayıf mertebesidir.” Hadis-i Şerif’i gereğince hepimiz kendimize düşen vazifeyi yapmalıyız.
Teknolojiyi Yerinde Kullanmak Bizden, Muvaffakiyet Allah’tandır
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu