

14 Ekim 2015 (1 Muharrem 1437) Muharrem ayının ilk günü yani hicri yılbaşıdır. Bu ayın diğer aylar arasında farklı bir yeri vardır. Çünkü içinde ‘aşure’ gibi önemli bir günü barındırıyor. Bugünde on peygamberine on farklı ikramda bulunan Allah (cc), bizlere de af ve mağfiret için imkânlar sunuyor. Peki, bu kutlu ayı nasıl değerlendirmeli? Asr-ı saadet döneminde sahabeden biri Peygamberimiz’ in (S.A.V) yanına gelir ve “Ramazan’dan sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz?” diye sorar. Peygamberimiz, “Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o, Allah’ın ayıdır. Bu ayın onuncu gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önceki bir senenin günahlarına kefaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum.” cevabını verir.
Hadis-i şerifte Muharrem ayına Allah-u Teâlâ’nın ayı denilmesi, bu ayın şerefine işarettir. O yüzden bu ayda nafile ibadetlere ve oruçlara daha ziyade yönelmemiz lazımdır.
Hicretin 1437’nci yılına girdik. Efendimiz’ in Mekke’den Medine’ye hicretini esas alan bugün, İslam tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bu mübarek gün, Hz. Ömer zamanında takvim başlangıcı kabul edildi ve 1 Muharrem hicri yılbaşı oldu.
Hicri senenin ilk ayı olan Muharrem’in 10′u, aşure günü. Bu ayın diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, aşure gününün de diğer günler içinde bereketli bir yeri vardır. Allah katında önemli olduğu Fecr Suresi’nin ikinci ayetinde, “On geceye yemin olsun” ifadeleriyle anlatılıyor. Allah (cc), bu gecelere yemin ederek onların bereketini bildiriyor.
Muharrem ayı ve aşure günü, Hristiyan ve Yahudiler tarafından da kutsal sayılırdı. Nitekim Peygamberimiz Medine’ye hicret ettikten sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi. Bunun ne orucu olduğunu sordu. Yahudiler, “Bugün Allah’ın Musa’yı düşmanlarından kurtardığı, Firavunu boğdurduğu gün. Hz. Musa, şükür olarak bugün oruç tutmuştur.” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz de, “Biz, Musa’nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz.” buyurdu. O gün oruç tuttu ve tutulmasını da emretti. Peygamberimiz (S.A.V) bugünle ilgili olarak, “Zilhiccenin son günü ve Muharrem’in birinci günü oruç tutan, o yılın tamamında oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur.” buyuruyor.
Muharrem ayının birinden onuna kadar on gün tutmak faziletli ibadetlerdendir. Bu on günlük orucu tutamayanlar 8-9 ve 10. günlerinde oruç tutmalıdırlar. Resulullah Efendimiz (S.A.V) 9. günü seferde bulunduğundan yalnız 10. gün oruç tutmuştur ve “Sağ olursak gelecek sene 9. günü de tutarız” buyurmuştur.
Bu ayın perşembe, cuma, cumartesi günlerinde peş peşe oruç tutulursa 900 senelik nafile oruç sevabı verileceği nakledilmektedir.
Hicri Yılbaşı veya 1 Muharrem (kameri) hicri takvime göre Zilhicce ayının son gecesini Muharrem ayının birinci gününe bağlayan zaman dilimidir. Bu zaman dilimi ay takvimi esaslı olduğu için bir sonraki hicri Yılbaşı 11 ya da 12 gün daha erken bir tarihe denk gelir.
Muharrem ayı, Zilkade, Zilhicce ve Receb ile beraber Kur’an’da kıymet verilen dört haram aydan biridir. Bu aylarda barış içinde yaşanması, savaş yapılmaması ile ilgili İslam öncesi ve sonrası kurallar mevcuttur.
“Allah-u Teâlâ katında gökleri ve yeri yarattığı günden bu yana ayların sayısı on ikidir. Bu on iki aydan dördü (Receb-i Şerif, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayları) haram aylardır.” (Tevbe Sûresi:36)
Hz. Ebu Hureyre (R.A)’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlüllâh (S.A.V) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır.
“Ramazan ayının orucundan sonra en faziletli oruç Allah-u Teâlâ’nın ayı olan Muharrem ayındaki oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz ise gece yarısı kılınan teheccüd namazıdır.” (Müslim)
Allah-u Teâlâ bu ayı ve içinde bulunan bu mübarek günleri en güzel şekilde idrak edip ihya edebilmeyi nasip eylesin.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu