Fatih Medreseleri'ni Tanıyalım – Abdulkadir Varol | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Fatih Medreseleri’ni Tanıyalım – Abdulkadir Varol


Abdulkadir Varol hocamız Duygularını Anlatıyor;

1986 Yılında Sultanımız Mahmud Efendi Hazretlerini ve İhvanımızı tanımak ile şereflendim.

Tabi o yıllarda ihvanımız bu kadar kalabalık değildi gerek İstanbul’da olsun gerek İstanbul dışında olsun kardeşler birbirini tanır ve gerçek bir tarikat kardeşliği şuuruyla birbirlerine sarılır ve tutunurlardı. İhvanlar birbirinin sevincini, üzüntüsünü, ihtiyacını, derdini, aşını, ekmeğini ve hatta işini dahi paylaşırdı.

O yıllarda Sultanımız Pazar sohbetleri için İstanbul dışından gelen ihvanı Cuma akşamından Pazar gününe kadar evinde ağırlardı.

Sultanımız Bize Kardeşliği Öğretti

Sultanımız ihvanına her zaman bu kardeşliğin devamının ve bekasının İslam’ın temel esaslarından biri olduğunu öğretti ve hatırlattı.

Sultanımızın en üzüldüğü ve kızdığı şeylerden biri ihvanı şikâyet etmekti. “Bana sakın hiçbir evladımı şikâyet etmeyin, çok kızıyorum” buyurduğunu eskiler çok iyi bilir.

4 Çocuğumu Sultanımız Buyurduğu İçin Fatih Medreseleri’ne Verdim

Ben evlenirken anne babamdan değil, Sultanımdan izin aldım, 4 çocuğumun ve torunlarımın ismini Sultanımız koydu.

Sultanım çocuklarını medreseye ver dedi, bende öyle yaptım ve hepsi Fatih Medreseleri’nde okudu, hafız oldular.

Fitnelerle Camiamızın İtibarını Zedeliyorlar

Her şey Sultanımızın istediği gibi giderken 1999 – 2000 yıllarında İsa Takış ve eski şoför Zekeriyya tarafından Masum Bayraktar Hoca Efendi’ye ve Fatih Medreselerine atılan iftira karalama kampanyası ve yakılan fitne ateşi yüzünden, itibarı İslam alemi ve tüm dünya tarafından tasdiklenen Camiamızın geldiği duruma ve bizlere yapılan haksız zulümlere bir bakın!

İhvanımızın Sultanımıza Olan Muhabbetini İstismar Ediyorlar

Camiamıza son senelerde gelen, bizleri tanımayan, Efendi Hazretlerimizin sohbetlerinde bulunmayan, Sultanımızın sözünü, halini, adabını, erkânını bilmeyen yüzlerce ve binlerce kardeşimizi yaptıkları fitnelerle sırf Efendi Hazretlerimize olan Muhabbetlerini istismar ederek üzerimize saldılar.

Talebelerimizi dövdürdüler, kursumuzu yaktılar, genç hoca ve hafız kardeşlerimizi ölümüne darp ettirdiler.

15 Senedir Zulüm Altında Olan Bizleriz

Talebe velilerini bunlar vahdet-i Vücutçu, bunlar mürtet diye hatta tekfir ederek çocuklarını kurslardan almaları için zorladırlar. Kurslarımız için gelen yardımları engellediler, çocuklarımızı yollarda korkutup tehdit ettiler. Evlerimizin önüne mafya gönderdiler ve en sonunda kiralık katil tuttular. Ama bir şeyi unuttular!

“Onların bir hesabı varsa, Rabbimin de hesabı var”

Ey İsmailağa Vakfı ve İddef size sesleniyorum;

Artık korkun “15 sene vazgeçersiniz, hatanızdan dönersiniz” diye sustuk, artık konuşacağız ve sizin yaptığınız gibi yalan değil, iftira değil gerçeklerle, kaynağı, senedi, şahidi ve ispatı ile konuşacağız.

Sultanımıza İsa Takış’ın, eski istihareci ve eski şoförün yaptığı zulümleri, İsa Takış’ın Sultanımızın tedavisini yarım bıraktırdığını, ağrıları olduğu halde ağrı kesici yapılmasına dahi izin vermediğini, Sultanımızın kapısında ihvan dövdürttüğünü, Sultanımızın söylemediği şeyleri, Sultanımız söylemiş gibi yalan ifadelerle etrafına yayıp fitne yaptığını, ihvanı ihvana fitnelerle düşman ettiğini, vakfın paralarını batan şirketlerini kurtarmak için nasıl kullandığını ve sizin bunlara neden göz yumduğunuzu, karşınıza çıkacak hoca ve şahısları nasıl korkutup sindirdiğinizi ve yaptığınız çirkinlerin Rabbimiz tarafından kayda alındığını, bir gün gözler önüne serileceğini bütün bunlara bir cevabınız olamayacağını hiç düşünmediniz!

Sultanımızın Buyurduklarını Unuttular

Bu kapının tek ve yegane sahibini Sultanımız olduğunu, bu kapının rahmet kapısı olduğunu, Sultanımızın “Biz hiçbir evladımızı git demeyiz, bırakmayız” dediğini unuttunuz.

Eğer bu kapıdan kovulmak olsaydı önce Sultanımıza bu kadar zulümler reva gören İsa Takış sonra Sultanımıza rağmen kendisini 37.ci meşayıh ilan eden eski istihareci sonra Sultanımıza noterle gidip Şeyhlik isteyen, çocukları siyasi ve maddi menfaatleri için camiayı bir partinin teşkilat merkezi haline getiren aksakalılar, bize 15 senedir yapılan zulümü, haklı olduğumuzu bildikleri halde korkudan veya menfaatleri için susanlar kovulurdu.

Yorum yapın