Bütün işlerimizde ve davranışlarımızda, dinimizin emirlerine uymakla elde edilen güzel ahlâktan birisi de doğruluktur. Bu güzel ahlaktan maksat ise, söz ve davranışlarımız yanında tüm işlerimizde doğru ve dürüst olmaktır.
Ayrıca gerçek manada bunu başarabilirsek yani özü ve sözü doğru insanlardan olabilirsek, işte o zaman güvenilir ve sevilen kimselerden oluruz. Hem Allah (c.c.) katında hem de insanlar nazarında. Doğruluk çok önemli bir nimettir.
O yüzden her namazda Fatiha suresinde geçen; “Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet” diyerek dua ederiz. Yüce Rabbimiz eşsiz kelamı olan Kur’an’da bizlere doğruluğu tavsiye ederken Fussilet sresinin 30. Ayetinde geçen: Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: “Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) vadedilmekte olan cennetle sevinin!” ifadesiyle de dosdoğru olanları müjdelemektedir.
Günümüzde herkes doğruluktan, doğru olmak gerektiğinden dem vurur. Ancak yine herkes ne hikmetse etrafındakilerin doğru olmadığından şikâyet eder. Galiba bu kadar çok dillendirildiği halde elde edilemeyen şey nedir diye sorsalar, cevabı doğruluk olurdu. Anne ve babalar evlatlarının kendilerine yalan söylediğinden şikayetçi olurken aynı şeyin tam tersi ebeveynler içinde geçerli olmaktadır.
Dahası kardeş kardeşe, arkadaş arkadaşa yalancılık fasılları uzayıp gitmektedir. Bu durumun düzelmesi hususunda ise Yüce Rabbimiz Tevbe suresinin 119. Ayeti kerimesinde: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.” buyurmaktadır. Ayetten anlaşılan o ki yalancılık gibi durumlardan kurtulmak istiyorsak mutlaka dürüst insanlarla oturup kalmak, arkadaşlık yapmak gerekmektedir.
Rabbim hepimizi rızasına uygun ahlaklar ile donatsın ve hakiki doğrularla beraber kılsın! Bir gün sahabeden birisi Sevgili Peygamberimize gelerek; “Yâ Resûlallah! Bana İslam’ı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim.” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) ise: “Allah’a inandım de sonra da dosdoğru ol!” buyurmuştur. Yüce kitabımız Kur’an’a ve sevgili Peygamber Efendimizin (s.a.v.) örnek hayatına baktığımızda sürekli doğruluk ve dürüstlüğün teşvik edildiğini görmekteyiz. İslam’dan uzaklaşma neticesinde ahlaki yozlaşmanın giderek arttığı zamanımızda, tek kurtuluş reçetesi, Kur’an ve sünnettir. Yalan dolanın zirveye taşındığı şu ortamda kurtuluşu başka kapılarda aramak boşuna zaman kaybı olur.
O nedenle gelin hep beraber Allah ve Resulüne tavizsiz bir yaklaşımla uyalım. Dinimizi istenilen ölçülerde hem yaşayalım hem de yaşatalım. Böylece daha doğru ve daha huzurlu bir hayata kavuşarak hem kendimizi hem de etrafımızdakileri kurtarmış oluruz. Rabbim doğruluk yolunda hepimize istikametle başarılar ikram eylesin!
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu