Yavuz Selim Ulusal Hoca Duygularını Anlatıyor;
Bizler Yetiştirdik, Onlar Fitne İle İnsanları Dinden Uzaklaştırdılar
Bizler Fatih Medreselerinde Hocalık yaptığımız için nice talebelerimiz oldu, nice hocalar yetiştirdik, Elhamdülillah. Arapça hocası olduğumuz için nice Arapça hocaları yetiştirdik, nice abilerimize ve kardeşlerimize Kur’an öğretmeye vesile olduk.
İşte bu fitnelerden dolayı binlerce talebemizi kaybettik, yüzlerce hocamızı kaybettik, belki bizim vesilemiz ile Namaza başlayan, ilk defa Kur’an öğrenen abilerimizi, kardeşlerimizi kaybettik.
Bu kimseler bu fitnelerden dolayı bırakıp gittiler! Peki şimdi buradan soruyorum sizlere bu insanlar belki bizimle beraber İslam ile tanıştılar, dinle tanıştılar, Namaz ile tanıştılar, Kuran’la tanıştılar ve fitne yüzünden bırakıp gittiler!
Peki gittikleri yer neresi?
Gittikleri yer Namazsızlık, Kur’ansızlık , peki bunun hesabını nasıl verecekler? Bunun vebalini kim ödeyecek, hiç buraları düşündünüz mü?
İsmailağa Vakfı ve Büyük Hocalarımız Bizlere Sahip Çıkmadı, Bizleri Dışladı
Peki bizler Fatih Medreselerinin müntesipleri olarak bu meseleyi İsmailağa Vakfının yöneticilerinin, sonradan kurulan İDDEF yöneticilerinin ve cemaatimizdeki Büyük Hocalar denilen Büyük Hocalarımızın hep bu meseleyi çözmelerini, halletmelerini, bunu bir çözüme kavuşturmalarını bekledik. Ama maalesef İsmailağa Vakfının yöneticileri olsun, İDDEF derneğinin yöneticileri olsun, cemaatimizin büyük hocaları olsun, Kanayan yaramız olan ezildiğimiz, üzüldüğümüz, dışlandığımız, üvey evlat muamelesi gördüğümüz bu sıkıntımızla , bu meselemizle alakalı, hiç kimse bize sahip çıkmadı. Gelip de bize ya Yavuz Selim Hoca, Ahmet Hoca, Mehmet Hoca, Falanca hoca, Filanca hoca sizin hakkınızda kurumunuz hakkında, Efendi Hazretleri şöyle diyor, kovmuş deniliyor, dışlamış deniliyor, kabul etmemiş deniliyor ya siz ne dersiniz böyle bir şey doğru mudur? Böyle bir şey var mıdır? Diye bir kere olsun ama şahsıma ama kurumumuzdaki her hangi bir arkadaşımıza sormadılar.
Ya bir kere olsun bizi dinlemediler. Bu sıkıntımızı çözmek için çare aramadılar. Sonuçta bizlerde İsmailağa Cemaatinin hocaları olarak İsmailağa cemaatine ve Efendi Hazretlerimize gönül vermiş, Efendi Hazretlerimiz için yeri geldiğinde her türlü fedakarlığı yapacak olan insanlar olarak bize sahip çıkmadılar.
Bir kere Olsun Bizleri Dinlemediler, Fitneyi Çözüme Ulaştırmadılar!
Size bir misal verecek olursam; İdam Sehpasına gidecek olan bir adama ne derler, son isteğin son arzun nedir? Bakın idama gidiyor, her türlü hakkında incelemeler yapılmış tartışılmış hükmedilmiş karar verilmiş ama yine de soruyorlar son isteğin ne? Maalesef bize değil böyle incelenmek, araştırılmak, sorgulanmak ne bilim işte bir mahkeme kurulması bir kere olsun dahi ya bunların çektikleri sıkıntılar neticesinde ailesi ne durumdadır düşünmeden bize yardımcı olmadılar. Bizi dinlemediler, bizim elimizden tutmadılar, bu konuyu çözüme ulaştırmadılar. Bu konuda büyüklerimizin bize gerçekten sahip çıkmadıklarından dolayı çok üzgünüz, ayrıca kalbimizden gönlümüzden dargınız. Her ne kadar bizi engelleseler de de çalışmalarımızdan geri kalmadık ve bu şekilde 15 yılımızı tamamlamış olduk.
15 Sene Boyunca Susmamızın Sebebi
Peki bu geçen 15 sene neden sustuk, derdimizi anlatamadık ama yine biz susmaya devam ettik, hiçbir cemaatimizin hocaları hakkında ya İsmailağa Vakfının veya İDDEF derneğinin yöneticileri hakkında ifade kullanmadık ve kullandığımıza bir yerde dahi şahit olunmamıştır, duyulmamıştır, görülmemiştir. Sebebi “Aman Efendi hazretlerimiz üzülmesin, aman Efendi Hazretlerimiz mahzun olmasın, cemaatimizin içerisine fitne girmesin, cemaatimiz dağılmasın” ama hal böyleyken işin nerelere geldiğini biliyor musunuz? Bizim o suskunluğumuz haklı olduğumuz halde konuşmamamız bizim en yakınlarımız belki de ailelerimiz denecek arkadaşlarımızın aileleri akrabaları ve etrafındaki insanların kafasında şu algı oluşmaya başladı. “Bunların hakkında söylenenler doğru ki susuyorlar, konuşmuyorlar, seslerini çıkartmıyorlar” algısı oluşmaya başladı.
Bundan dolayı bizlerde ama şahsım olarak ama Fatih Medreseleri Kurumu olarak insanlara, halkımıza, kamuoyuna bilinmeyen bu sıkıntımızın hakikatini, işin gerçeğini duyurmak bildirmek istedik.