Tüm gönüllerin cuş ettiği, bedenlerin eridiği, duaların ardı ardının kesilmediği, Rabbimizin bizzat daveti ile beraber bir zirve umremizi daha gerçekleştirdik şükürler olsun.
Baştan sona mükemmel, olgun, dolgun, sırf fedakarlık içerisinde cennetten 5 gün yaşattığı için Fatih Medreseleri Genel Başkanı Masum Bayraktar Hocamıza umreye gelen arkadaşlarımız adına teşekkürü bir borç biliyoruz.
İstanbul’un hareketli, stresli geçen günlerinden sonra salı gecesi 04.00’te havalimanında buluştuk. Sabah namazı ile birlikte ihramlarımızı büyük bir heyecanla giydik. Öncelikle hocamız bizlere mükemmel beldelere, Rabbimizin evine misafir olacağımızı, bu sebeple o güzel beldelere günahlarımızla gitmenin ar (ayıp) olduğunu söyleyip, tüm samimi duygularımızla, hep beraber tövbe istiğfar ettirdi. “Ya Rabbi sana günahlarımla geldim demek ne kadar eksik bir ifadeydi ama bizler Ya Rabbi sana tertemiz bir şekilde geldik, lebbeyk (Buyur Allah’ım) demeye geldik, bütün hamdler, bütün nimetler, ve bütün mülkler (her şeyimiz) senin içindir, senin ortağın yoktur demeye geldik”, diyerek tesbih, tahlil, tekbir ve salavatlarla yolculuğumuza başladık hamdolsun.
Rabbim tüm yollarımızı açıyordu. Zamanından erken inip, Cidde’den çok hızlı bir teğet geçiş yaptık. Her şey bizim içindi, Rabbim biz misafirlerini ağırlamak için tüm yolları kolaylaştırmıştı.
Havaların çok yüksek derecede sıcak olmasına rağmen Hocamız her gün bir umre yaptırdı. Gece saat 3:30’da başlayan programlarımız teheccüt, tefekkür ibadetleri ile, her gün akşam yatsı arası sohbet ve dualar ile yüksek feyizlerle devam etti. Yapılan Mekke (Arafat, Mina, Müzdelife, Hira Nur mağarası, Sevr dağı, Cennet-ül Mualla, Cin mescidi) gezilerinde özellikle hocamız teslimiyet anlayışını ve fedakarlık hassasiyetlerine vurgu yaptı. İslam dininin zor şartlar altında sShabelerin birbirlerine kenetlenerek ve her biri davalarına sahip çıkarak başladığını aktardı. Özellikle Mekke’de ki son gecemiz de 14 secdeyi yaptırarak yaklaşık yarım saatlik dua yaptırdı.
3 günlük hareketli ama bir o kadar da zevkli umrelerin akabinde cuma günü sabah namazından sonra Cennet-ül Muallaya, Hazreti Hatice annemizin kabrine ve burada yatan büyük sahabelerin (Sümeyye annemiz, Yasir (r.a.), Abdullah bin Zübeyir (r.a)’ın) kabrine ziyarete gittik. Burada Yasin-i şerifler okunup dualar yapıldıktan sonra Efendi Hazretlerimizin babası Ali Efendimizin ve dedesinin kabrini ziyaret edip, Yasin-i şerifler ve dualar yapıldı. Ziyaretlerden hemen sonra Kabe’ye geçip müsade tavafı yaptık ve cumayı beklemeye başladık.
Cuma Namazı ile beraber Medine’ye kalbimizin bir tarafı ile burukluk içerisinde, bir tarafında da peygamberimize kavuşacağımızdan sevinç içindeydi. 6 saatlik süren yolculuk esnasında hocamız hicreti bizlere yaşattı şükürler olsun.
Peygamberimiz (s.a.v)’in Hazreti Ebubekir Sıddık (r.a) ile beraber 14 günlük yolculuklarında yaşamış olduğu zorlukları, mübarek başlarının ölü veya diri kendisini geri getirenlere büyük ödülü, tüm Arap yarım adasının eşkıyalarının kendisi için toplandığını ama buna rağmen Rabbimiz ‘in inayetini anlattı.
Cuma gecesi Medine-i Münevvere’ye yetiştik, gece geç olmasına rağmen yatsı namazını cemaat ile beraber kılıp Peygamberimiz (s.a.v)’i hissederek ziyaret ettik, dualarımızı yaptık ve İstanbul’dan getirdiğimiz selamları ilettik.
Cumartesi sabah Medine’de ki (Uhud, Hazreti Hamza (r.a)’ın kabri, Hendek, Kıbleteyn Mescidi, Kuba Mescidi) ziyaret yerlerine gittik. Oraları bir kerede olsa özellikle Uhud’u, Hz. Hamza (r.a) şehadetini, Musab bin Umeyr (r.a.) sevgisini Hocamızdan özellikle orada dinlemenizi tavsiye ederim. İkindi namazından sonra Cennet-ül Bakı mezarlığını, 10 bin sahabeyi ziyaret ettik, yürüdüğümüz her anda devamlı Kur’an-ı Kerim’ler okuyup hediye ettik. Hazreti Osman (r.a)’ın kabrinin başında Yasin-i şerifler okuduk. Özellikle Efendi Hazretlerimizin yıllarca şoförlüğünü yapmış olan Eyüp Çimen abimizi de unutmadık.
Tekrardan akşam ve yatsı namazlarında beraber olup hocamız ısmarlanan hatimleri, Yasin-i şerifleri, kelime-i Tevhitleri hediye etmesi ile yaklaşık olarak 45 dakikalık mükemmel bir dua etti. Yatsı namazından sonra son bir ziyaret ile Peygamberimiz (s.a.v)’den müsaade istedik, gözlerimiz yaşlı gönüllerimiz buruk olarak ayrılmaya çıkmıştık ki, bir daha dönüp bir daha ziyaret ettik. Nasıl oralardan ayrılabilirdik ki?
Peygamberimiz (s.a.v.)’in huzurundan büyük müjdelerle geldik, onu hayatımızda yaşamamız için geldik, dini Mübin-i İslam’ın tüm dünyada yaşanması için geldik.
Baştan sona Hocamızın her ifadesi, sohbetleri dua ile başlayıp sonu dua ile kapanıyordu. Hocamız her umresinde, tavafında, Safa ile Merve arasında, Kabe’nin karşısında, ziyaret yerlerinde, 14 secdede, hatta atığı her adımında her daim özellikle cemaatimizin birlik ve beraberliği için, vatanımızın ve milletimizin birliği beraberliği ve saadeti için, vatanımıza ve milletimize karşı düşünülen oyunların bozulması için, Efendi Hazretlerimize hakiki evlat olabilmemiz için, onun derdi ile dertlenip şurunu taşıyabilmemiz için, gençlerimizin, evlatlarımızın ve genç kızlarımızın kötülüklerden uzaklaşması için, evlatlarımıza, gençlerimize namaz sevgisi, ibadet sevgisi için, kardeşliğimizin, uhuvvetimizin devamlılığı için, hoca, talebe ve medreselerimiz için, maddi ve manevi zirve yaşayış için, başarılı bir mümin olabilmek için çok dua etti.
Dönüş yolculuğuna çıkarken Hocamızın “Hac Zevkinde Umre” müjdesini almamız bizleri daha da mutlu etti şükürler olsun.
Her sene hocamız ile hac ve umre ziyaretlerine gitmek bizden, muvaffakiyet Allah’tandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu
Ne denilebilir ki bu mükemmel umre ziyareti için sadece o umrede bulunmak isterdim