

Maalesef halkımızın çoğu tarafından İran İslam Devleti zannedilmektedir.
Hatta İslam’ı iyi yaşayan bir Müslüman gördükleri zaman İran’a İran’a diyerek sanki İran bir İslam Devletiymiş gibi gösterilmektedir.
Fakat işin hakikati böyle değildir. Tarihinde 24 savaş yapmış olan İran bu savaşların tamamını Müslümanlara karşı yapmış ve bir tanesinde bile kâfirlerle savaşmamıştır. Evet yanlış duymadınız! İran tarihinde yaptığı savaşların hepsini Müslümanlara karşı yapmıştır. Bunun nedeni ise İran’ın mensubu olduğu şia ile alakalıdır.
Çünkü Şia inancında “bir Sünni öldüren cennete girer” itikadı vardır. Hatta bir Şii’ye, Sünni mi daha şiddetli kâfirdir, yoksa Katolik Kilisesi’ne mensup bir haçlı mı? Diye soracak olsanız size vereceği cevap, Sünni haçlıdan daha şiddetli bir kâfirdir. Çünkü onun kâfirliği gizli ve zararı daha fazladır cevabını alırsınız.
Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer’e Cuma hutbelerinde lanet okumak onların kafir olduğuna inanmak Şia’nın itikat esaslarındandır. Hazreti Ömer’in şehit edilişi her yıl İran’ın çeşitli yerlerinde bayram havasında kutlanmaktadır. Hazreti Aişe annemiz hakkında açıkça iffetli, namuslu ve temiz olduğuyla alakalı 18 ayet indiği halde ona iftira atarak, ağza alınmayacak ifadeler kullanarak bu ayetleri inkâr etmektedirler. Müminlerin anneleri olan Hazreti Aişe, Hafsa validemize yaptıkları bu çirkin iftiralar sebebiyle onların hanımları ve kızları da mubah gördükleri fakat haram olan mute nikâhı ile kıyamete kadar zina eden kimseler haline gelmişlerdir.
Şia olan İran’ın itikatlarındaki takiyye rüknü ile ehlisünnete muhalif olan daha nice sapık inançlarını gizlemektedirler. Biz de onların çirkin itikatlarını daha fazla ifşa etmemek için buraya yazmıyoruz. Yukarıda anlatılan sebeplerden dolayı İran İslam Devleti olmayıp Şia adı altında batıl bir din görüşüne sahiptirler.
1979’daki ABD ve Batılı Ülkelerin perde arkasından destek verdiği İran devrimi ülkemizdeki İslam gençliğine örnek alınacak bir model olarak gösterildi. Bu da bir takım İslami siyasetçi ve yazarlar tarafından desteklenerek milletimiz yanlış yönlendirildi. İran, büyük şeytan Amerika ve İsrail’in en büyük düşmanıdır söylemleriyle Ortadoğu’da ehlisünnet bir devlet bırakılmamış ve Müslümanların tefrikalarına sebebiyet vermiştir.
Yakın zamana kadar bu devlet Türkiye’ye dost gibi gösterilmiş şuan dünya üzerindeki Müslümanların ve Türkiye’nin içine çekilmek istendiği tehlikeli olaylara öncü ve alet olmuştur. Türkiye her fırsatta onlara sahip çıktığı halde onlar milliyetçilik ve batıl inançlarını aşılamak için sinsice bize karşı mücadele etmektedirler. Hala bir takım medya, İslamcı diye geçinen bir takım siyasetçi, eğitimci ve yazar kadrosu insanımızı onların fikirlerine yönlendirmektedir.
Hatta okul kitaplarımızda Caferilik hak mezhepmiş gibi gösterilip çocuklarımız , gençlerimiz yanlış yetiştirilmektedir. Türkiye’nin en büyük sorunu olan terör konusunda ülkemizin yanında değil, terörü destekleyerek düşmanlarımızın yanında olmuştur.
Devletler arası ilişkilerden dolayı halkımız İran, İsrail ve Amerika gibi devletlerin bize karşı sinsi düşünceleri ve planları konusunda devletimiz tarafından yeterince bilinçlendirilmemiştir.
Bu konuda duyarlı olan bir takım STK’lar ve Hoca Efendiler çıksa da Siyasiler ve Diyanet tarafından desteklenmediğinden dolayı halkımızın tamamını kapsayıcı bir bilinçlendirme olmamıştır.
Halkımızın içinde bulunduğu bu tehlikeli gidişata dur diyebilmemiz için Devlet, Diyanet, Millet ve STK’lar olarak halkımızı dost ve düşmanını tanıması konusunda hep beraber bilinçlendirme mücadelesi içinde olmalıyız.
Bilinçlendirme bizden muvaffakiyet Allah’tandır.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu