Umrecinin Dönüşteki Hüznü | Fatih Medreseleri
Fatih Medreseleri

Umrecinin Dönüşteki Hüznü


umreci-huznu-24-04-2012-baslikZaman su gibi akıyor ve geri gelmez. Hele sayılı günler olursa mübarek beldeler olursa o zaman, zaman rüya gibi gelir.

 

Kavuşayım doyayım derken bir bakmışsın ayrılık vakti gelmiş. Kavuşmak güzelde birde ayrılık olmasa beklide ilk defa insan kendi evine dönüşüne sevinemez. Allah’ın evinden ayrılıp kendi evine gidesi gelmez. Annesinden zorla ayrılan çocuk misali boynu bükük yaşlı yüreği dağlı hüzünlü ve çaresiz bir şekilde vefa eder insan.

 

Aslında fani olan insanın geçici ömrü de böyledir. Hayatta nihayetinde sayılı günlerden ibarettir. Keşke geçirdiğimiz bütün zamanlar bu beldelerde geçirdiğimiz günler kadar bereketli olsa.

 

Kabe’den ayrılırken kalbinde fırtınalar kopar umrecinin. Bir taraftan böyle bir imkâna kavuşmanın sonsuz şükür duygusu dünya Müslümanlarıyla beraber olma sevinci İslam tarihini yerine okuma ve harcamakla adeta yeniden yaşama kazancı Allah’ın misafiri olmanın verdiği iç huzur umreleri nice ibadetleri ifa etmenin verdiği hoş mutluk değer taraftan henüz Kabe’ye, Zemzem’e, Peygambere doyamadan belkide kavuşamamak üzere ayrılık.

 

Bedeni ayrılmak zorunda olan Hacı kendi burada kalmayacağı ve Kabe’yi de kendisi ile götüremeyeceği için Kabe’yi yükler kalbine. Allah’ın evi olan Kabe ile Allah’ın nazargahı olan kalbini birleştirip öyle döner evine bundan sonra. Yüzünü her namazda Kabe’ye çevirmekle kalmayacak artık damarlarındaki kan tavaf edecek yüreğindeki Kabe’yi. Ölünceye kadar şirkin, küfrün, nifakın, fıskın giremeyeceği bir Harem Bölgesi ilan ettiği kalbine Mekke’den Kabe’yi yükleyerek ayrılır. Buraya gelen her bir hacı herhangi bir ülkenin vatandaşı, her hangi bir şehrin sakini olarak buralara gelir ama bir ümmetin ferdi olarak memleketine döner.

 

Allah’ın evinden kendi evine dönüş aslında yine Allah’a dönüştür. Çünkü: İnna Lillah ve inna ileyhi raciun ‘biz Allah içiniz ve ona döneceğiz’ şuuru ile hareket ederiz. Aslında hayat umreden önce ve umreden sonra diye ikiye ayrılır umreci için. Umreden sonra bembeyaz bir sayfa günahlardan silinmiş bir defter lekesiz bir kalp vardır umreci için.

 

Haccı tutmak, haccı korumak tıpkı orucun oruçluyu tutması gibidir. Haramın kazancı, her türlü olumsuz davranışları nefsine, şehvetini ve şeytana karşı sahibini tutarsa o Umre tutmuş olacak.

 

Müslüman olmak kadar Müslüman ölmek nasıl şart ise umre yapmak kadar Umre’den döndükten sonra orada kazanılan görev ve hassasiyetleri korumakta o kadar önemlidir.

 

Umreden sonra hacının başta gelen vazifeleri:

 

Umre yaparak günahlarından ayrıldıktan sonra bu arınmışlığını koruyup sürdürmesi ve geliştirmesi.

 

HACI: örnektir; insanlar arasında hacı artık İslam’ın güzelliğini, haccın umrenin özelliğini hayatında fiili olarak gösterendir yoksa onun hacı mı ne olduğu belli değildir denir.

 

BİR HACININ UMRESİNİN MEBRUR VE MAKBUL OLMASININ ALAMETİ

Umreden sonraki İslami yaşantısı ve ahlakının umreden öncesinden daha ilerilere gitmesidir. Yaptığı Hac veya Umre Allah’a saygınlığını, takvasını ve ahirete hazırlanma şevkini ne derece arttırmışsa Allah nezninde o derece umresi kabul görmüş demektir. Umreden sonrası için haccının hayatın da yalan haksızlık hıyanet akde vefasızlık aldatma kandırma eksik ölçüp tartma gibi gayri ahlaki davranışlar artık dönüşü olmayan tamamen bitmiş özellikleridir.

 

SELAMLAMA İLE HACERÜL ESVEDLE SÖZLEŞME YAPTIK

Hacı, Hacerül Esved-i selamlamakla birlikte Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gelmeyeceğine söz vermiştir. O  yüzden Hacerül Esved ile yaptığımız sözleşmeyi bozmamalıyız. Hacı Mescidi Nebevi de, Kabe’de, Arafatta, Mina’da, Müzdelife’de müminler denizinin bir damlası olduğunu hissetmiştir. O yüzden Müslüman’a Müslümanın derdini dert edinme bilinci kazanmış olmalıdır. Çünkü, Müslüman’ın derdiyle dertlenmeyen onlardan değildir. Bu yüzden umrecinin gönlünde din kardeşine karşı en ufak bikrin, husumet ve nefret kalmamalıdır.

 

Ölüsüyle dirisiyle yeryüzündeki Müslümanların tamamının yüzlerinin döndürüldüğü Kabe’ye varış, kulluk şuuruna erme fırsatıdır. Önemli olan bu fırsatı iyi değerlendirebilmektir. Dönüşte her gün beş vakit Kabe’ye dönüp namaz kılan kişi, her namazda Kabe’ye manevi bir ziyaret yapabilme şuurunu kazanmış olmalıdır.

 

Fatih Medreseleri Heyet Kurulu üyesi Reşit Kazacı Hoca

 

Yorum yapın