Etrafımıza çevremizde baktığımız zaman yüzyıllara dayanan birçok eserlerle karşılaşır, nice hikayelerle olaylar duyarız. Her insan bir eser bırakmak ister. Ama geçici ama kalıcı! Hak görmüş olduğu davada, hizmette varlığını hissettirmek ister. İyi bir hoca kaliteli talebeler yetiştirmek ister. İyi bir mimar güzel kalfalar bırakmak ister, herkesin bir şeye karşı merakı vardır. Kimi çeşme, kimi kervansaraylar yapar, kimi ağaçlar diker. Bir şekilde insanlığa hizmet etmek istenirdi.
Maalesef günümüze döndüğümüzde etrafımıza baktığımızda her tarafın sadece beton yığını gökdelenler misali binalar yoğun bir kargaşa meşguliyet ve gürültü olduğunu görürüz. Daha küçücük yaşlarında teknolojinin esaretine teslim edilen çocuklar, sokaklarda bağırarak konuşmayı ve racon kesmeyi delikanlılık zanneden gençler, kendisini güzel göstermek için tesettür kavramını kaybeden nice kızlarımızı görmekteyiz.
Diğer taraftan gelirine gelir katmak için yine aynı şekilde gençlerimizi uyuşturucu bağımlısı yapmak, fuhuş bataklığını çekmek için kara perdeler arkasında insanlığın onurunu yok eden, iffet namus dürüstlük gibi kavramları silmeye çalışan menfaat peres para barbarlarını görmekteyiz.
Ve hep iyilerden bahsederken eski tarihlere doğru gideriz. Benim dedem şöyleydi. Dayım böyleydi, bizim köyde bir hacı abi vardı, diye belki de yeryüzünü en az 30 40 yıl önce terk etmiş olan güzel insanlarla övünmeye çalışırız. Bunların yerini dolduramamış onlar gibi evlatlarımıza, gençlerimize, etrafımıza sahip çıkamadığımızın hep pişmanlığını duyarız.
Bizden sonra bizimle övünecek bir nesil yetiştirmek istiyorsak veyahut amel defterimiz kapanmadan bize oradan rahmet kapılarını devam ettirecek arzumuz varsa, öyleyse insanlığa faydası olacak, ümmete ışık olacak gençlere yön verecek eser bırakmak boynumuzun borcudur. Her koyun kendi bacağından asılır diyerek Yahudi mantığıyla eğer insanlara bakar güzel bir eser bırakma derdi olmadan sadece kendimiz adına çalışırsak, o zaman boş dünyanın boş insanı olarak yaşar, o şekilde ahirete giderek kendimizi unutturmuş oluruz.
İnsan ölür eseri kalır şuuruyla nice canlı, cansız eserler bırakmak ümidiyle.
Fatih Medreseleri Yazı İşleri Kurulu